“Hepimiz umutsuzca kusurluyuz…”
.
Hepimiz umutsuzca yaralı ya da farkındalık yoksunluğu ile büyütülmüş olmanın verdiği, kaybedilmiş zamanlarımız yüzünden umutsuz ve öfke doluyuz…
Resmin sadece bütününe bakan çok şey kaçırır. Zira görülen bütünlük bir anlam ifade ediyor zannedilse de; ayrıntılarda, yani o küçük fırça darbelerinde gizlidir tüm duygular ve gerçeklik…
Her insan, her canlı, küçük hikayeler toplamının bir araya getirdiği bir bütünlüktür…
Acısıyla tatlısıyla… İşte bu yüzden anlayışa muhtaçtır aslında…
Her insanın arzu ettiği kalkansızlığa muhtaçtır…
Anlamak zor, yargılamak kolaydır. Yargılama kolaylığını seçenlerle çevrelenmiş olmanın yorgunluğundan sıyrılıp, yargılanmadan kafalarını koyacak bir dize, bir omuza hasret ömür tüketmektedirler…
İçin için ağlayan yalnız ruhlarının ölümden bu denli korkmaları da işte bu yorulmuşluk ve yaşayamamış, anlaşılmamışlığın verdiği acı yüzündendir. Çünkü ne kadar güzel anı biriktirmiş olurlarsa olsunlar bu yarımlık, o oyalanma için yaşanmış tüm anıları yok eder. Geriye yine boşluk kalır içlerinde…
Ve ne yazık ki; geliştirdikleri tutum ve korku yüzünden de anlayış verenle savaşır, sonunda onu da kaybederler…
Sözün özü; anlayış vermekten ve almaktan kaçmamalı…
Her canlının küçük hikayaler toplamının bir bütünü olduğunu unutmadan yaklaşmalı olup bitene ve kişilere…
Hikayeleri bilmeden ilk gördüğün bütünlüğü yargılamak en büyük adaletsizlik olacaktır…
Ve çevresine anlama çabasından uzak davranan her kişi; eninde sonunda aynı bozuk terazide kendini tartılırken bulacaktır…
Öyle ya toplum resminin bütününü oluşturan, birer minik fırça darbesiyiz hepimiz…
Yorum bırakın