Yüzü ağırlaşıyor, güze dönüyordu hüznü. Akşam basmaya başlamıştı ve kararan sokak araları, sokak lambalarının yapay, sarı ışığının yansımalarına teslim olmuştu. Yoldan gelip geçen simalar artık seçilemiyor, birer silüet olarak akıp gidiyordu yanından. Kimi zaman tedirginlik hissediyor yaklaşan silüetten uzaklaşmak için yolunu değiştiriyordu. Gün ışığı ne çok şey saklıyordu. Öyle ya insan görmek istemedikçe görmezdi ve sezileriyle sürekli bi kavga içindeydi aslında. Gece ortaya çıkan seziler ise keskinleşiyor ve korunma içgüdüsü ağır basıyor, pis kokuları daha çabuk yakalıyordu.
Ah o iç güdü…
Ah o susmayan ikinci sesle olan kavgaları. Ne çok yoruyordu onu. Bir de haklı çıkmaları yok mu… Deli ediyordu onu.
Yorum bırakın