Tezgahların ardında standartlaşan hayatlar solup gidiyor. Kendi gibi kendiliğinde değil artık hiçkimse…
Boşluğun-boşluklarının karadeliğinde yutulup gidiyorlar yine kendi ellerince…
Sanayileşme, fordizm sadece seri bant üretimini yaratmadı tezgahlarda, insan yeniden kendini üretmeye başladı. Fakat bu üretim önce yok etmekten geçiyordu. Kendini yok etmekten, yaratılış doğasını yok etmekten, insanlığını ve insan kalmaya çalışanı yok etmekten geçiyordu. Yıl 2025 ve büyük oranda da başardılar.
Sanayi para kapital ve kirli tezgahlara ömrünü adamış paranın köleleri artık mutluluğu burada zannediyordu. Sokaklar metalleşmiş, plastikleşmiş ruhsuz zombilerle dolup taşıyordu.
Eksilen ruhlarının yarattığı koca bir boşluk vardı. Ölümden korkuyorlardı ama bu hal içinde hergün ölür gibi güne uyanıp yeniden can bulmaya çalışarak yaşamaya çalışıyor ve yine kendilerini ertesi sabaha yeniden öldürüyorlardı.
Beton ormanlarında birbilerini, yaşama savaşı veren son ruhları avlıyorlardı.
Dini gruplar kıyamet bekliyordu ama insanlık kıyametin çoktan gerçekleştiğini, herkesin kendi kıyametini yaşamaya başladığını göremiyordu.
Büyük patlamalar afetler yangınlarla gerçekleşmesini bekledikleri kıyamet fikrine o kadar odaklanmışlardı ki; boşluk denilen azap içinde yutulduklarını göremiyorlar ve hergün ölüp, yeniden dirilmenin yarattığı içsel yangının gerçek kıyametleri olduğunun farkına varamıyorlardı…
Yorum bırakın